Üvey bacım masum masum gözüküyordu, sarı saçlarıyla güneş gibi parlıyordu ama gözlerinin derininde deli bir fırtına vardı. Önce “yapma, olmaz” diye utangaçça söylendi, sonra kendini kahkahalarla bıraktı. O an dünya sanki küçüldü, sadece ikimiz kaldık. Bir yandan sövüyor, bir yandan inleyerek “hadi, daha sert” diye fısıldıyordu. Hem utangaç hem arsız, hem masum hem de fahişe gibi azgın… Sarışın güneşin altında o gece dünya ateşe döndü, üvey bacım bana yaslandıkça zaman bile durdu.

Daha Fazla Daha Az

Comments are closed.