<p data-start="292" data-end="585">Taş duvarlar arasında yükselen buhar, yalnızca teni değil, geçmişin izlerini de yavaşça siler gibiydi. Zaman durmuş gibiydi; dışarının gürültüsü, yargısı ve karmaşası bu nemli, loş yerde yoktu. Sadece sessizlik, ıslak taşların üzerinde yankılanan kalp atışları ve birbirine yaklaşan iki beden…</p>
<p data-start="587" data-end="859">Onlar, yıllardır görülmemeye alışmış, dünyaya karşı zırh giymiş ama birbirinin gözlerinde çıplak kalabilen iki ruhtu. Dokunuşları ürkek değil, şefkatliydi. Su, aralarındaki mesafeyi eritiyor; sıcaklık, sadece hamamın değil, içlerinden taşan duyguların da işareti oluyordu.</p>
<p data-start="861" data-end="1142">Konuşmadan anlaşmak, susarak dokunmak… Her hareketin ardında, hem geçmişin yükü hem de ilk kez hissedilen özgürlük vardı. Bu an, ne sadece bir yakınlaşma ne de sadece bir tutku. Bu, bir kabul hâliydi. Olduğun gibi görünmenin ve yine de sevilmenin mümkün olduğunu fısıldayan bir an.</p>
Comments are closed.