Ateşli kızlar dudak dudağa

Sade bir akşam… yağmurun cama vuran ritmi, eski bir müzik listesi ve iki üniversiteli genç kadın. Aynı kanepede, yavaşça birbirine yaklaşan iki bedenin arasında, söylenmemiş onlarca cümle birikmişti. Gülüşmelerin altında yatan o belirsiz elektrik artık saklanamayacak kadar belirgindi. Göz göze gelişler uzamış, nefes alışverişleri birbirine karışmıştı. O an geldiğinde ikisi de ne söyleyeceklerini bilemedi. Ama kelimelere gerek de yoktu artık. Hafifçe eğilen başlar, içten gelen bir dürtüyle buluştu. Dudakları buluştuğunda zaman bir anlığına durdu. Ne acele vardı ne de tereddüt… Sadece içten gelen, uzun süredir bastırılmış bir bağın dürüstçe dışa vurumu. Öpüşme, aralarındaki çekimin ilk açık itirafıydı — korkusuz, yumuşak ama derin. Bu, masum bir deney değil; bilinçli bir yakınlaşmanın, güvenin ve karşılıklı arzunun doğal sonucuydu.